Bilgi Felsefesi

14 ve 15 yüzyıllarda kilise ve devletin gücü zayıflamaya başladı . Kimi prensler kutsal Roma Germen İmparatorluğunun yetkilerini tanımazken , kimi çevrelerde kilisede reform yapılmasını savunuyorlardı .  Martin Luther papalığın görüşlerine karşı çıkarak , ünlü protestosunu Wüttenberk kilisesinin kapısını astı 1517 ve reform hareketini başlattı . Protestanlar olarak adlandırılan yandaşları ile birlikte Katolik kilisesinden ayrılan Luther’in John Calvin 1509 ile 1564 izledi Kaynak Bakınız 👉👉👉  Reform nedir Kısaca

Nasreddin Hoca en büyük Filozof ve mizah Üstadımızdır . Ünü ve fıkraları bütün dünyaya yaygındır , birçok dillere çevrilmiştir .  Yalnız , hayatı pek iyi bilinmiyor . Bu da , Osmanlılar devrinde , Aydın sınıf edebiyatçılarının , tarih ve hal tercümesi biyografi yazarları bu halk üstadına gerektiği kadar gibi saygı göstermemelerinden ileri gelmiştir . Fıkralarından çıkarılan bilgi ise daima yanıltıcı Kaynak Bakınız 👉👉👉  Nasreddin Hoca Hayatı Kısa  

Mekanik : Fizik biliminin bir dalıdır . yeryüzündeki Cisimlerin hareketlerini , engelerinin , bu durumların şartlarının , bağlı oldukları konuları inceler . Fiziğin dünyada İlk çağlardan beri insanların karşısına çıkışı mekanikle olmuştur .  yalnız , o zamanlar İnsanlar bunları bir araya getirip birbirleriyle olan bağlantılarının bulamıyorlar , kanunlarımız atlayamıyor lardır . çevrelerinde geçen olayları inceleyip Bunların birbirine Benzer yanlarını buldukça Kaynak Bakınız 👉👉👉  Mekanik Nedir kısaca

Şu Üç vakitte namaz kılınmaz: 1. Güneş Doğarken. Güneş doğup 45 dakika geçinceye kadar namaz kılınmaz. 2. Güneş Tepe noktasına yükselirken. Öğleye yarım saat kalınca öğleye kadar namaz kılınmaz. 3. Güneş batarken. Güneşin batmasına 45 dakika kala, akşama kadar namaz kılınmaz. Bu Üç vakitte, farz namazların kazası, vacip, sünnet ve Nafile namaz kılınmaz. Bu üç vakit ateşe ve güneşe tapanların ibadet zamanıdır. Onlara benzememek için namaz yasaklanmıştır. Kılınmışsa, normal vakitte yeniden kılınması gerekir. Kaynak Bakınız 👉👉👉  Namaz kılınması mekruh olan vakitler

Endişe, zihinden geçen ince bir korku akıntısıdır; O ne kadar uzun süre akarsa o kadar derin bir yiv açar. Eğer yeterince uzun bir süre endişelenirsek, en sonunda endişe Nevrozu geliştirmeyi başarabiliriz. Size soruyorum, endişe hayatımızda ne üretti? Endişenin size bir yarar sağladığını gördünüz mü hiç? Endişe Asla herhangi bir şey başarmamıştır. Biz sorunlarımızı cesaretle ve yapıcı bir biçimde karşılamak yerine, endişeleniriz. Endişelenmekten daha yararsız ve boş bir faaliyet yoktur. Hepimiz bunu biliriz, ancak hepimiz bu suçu işleriz. Kaynak: Bakınız 👉👉👉  Endişe Nedir ve Nasıl Geçer

Çıkan yangınları söndürmek için şehirlerde itfaiye kurulmuştur. Bu teşkilatın elinde çeşitli yangın söndürme araçları bulunur. Bir yerde Yangın çıktığı haberinin verilmesi ile itfaiye derhal harekete geçer, En kısa yoldan yangın yerine yetişerek, ateşi söndürmeye çalışır. Büyük şehirlerin hepsinde itfaiye teşkilatı vardır. Büyük limanlarda deniz İtfaiyesi, havaalanlarında özel yangın söndürme Teşkilatı bulunur. Henüz başlamış olan Bir Yangını vaktinde bastırıp söndürmek daima mümkündür. Bunun için korkuya, Telaşe kapılmadan derhal işe girişmek gerekir. Bununla birlikte, durumu derhal en yakın karakola, itfaiye merkezine bildirilmelidir. Vakit kaybı, büyük felaketlere yol açabilir. İtfaiye gelinceye kadar yapılacak ilk iş, eldeki araçlarla, yangını söndürmeye çalışmaktır. Kaynak: Bakınız 👉👉👉  Yangın Söndürme Yöntemleri

Mehmet Rauf (1874 – 1932) Ünlü bir romancı ve tiyatro yazarı mıdır. Serveti Fünun Devri sanatçılarındandır. İstanbul’da doğdu daha 12 yaşındayken yazı yazmaya başladı. Ailesi onu Deniz Harp Okulu’na vermişti. Deniz subayı çıktı. Okulda İngilizce, Fransızca öğrenerek bu dillerin edebiyatına merak sardı.  “Düşmüş” adındaki hikayesi İzmir’de H.Z Uşaklıgil’in yayınladığı “Hizmet” gazetesinde çıktı. Daha sonra İstanbul’da “İkdam” gazetesinde “Garam-ı Şebap” (Gençlik Aşkı) adlı romanı tefrika edildi. Kaynak: Bakınız 👉👉👉  Mehmet Rauf Hayatı

Sezgi ve sezgicilik Akılla, deneyle hiçbir ilgisi olmadan bir şeyi bilivermeye “Sezgi” denir. Bazıları sezgiyi yanlış olarak “altıncı duyu” sayarlarsa da, çeşitli araştırmalar sezgiyi doğuran şeylerin daha önce yaşanan birçok olaylarla ilgili olduğunu ortaya koymuşlardır. İnsanın Bilinç altı çok çeşitli izlenimlerin anıların saklandığı yerdir. Burada saklanan sayısız Anılar gene bilinçaltında şekillenir. Böylece, hiç haberimiz olmadan, bilinçaltımızda, bazı olaylar hakkında peşin hükümler hazırlanır. İnsan Bu çeşit bir olayla karşılaşınca daha önceden hazırlanmış kararlar, sonuçlar şuurlu olarak bilinir. KAYNAK: Bakınız 👉👉👉  Sezgi Ne Demek Felsefe